Prepositions With Adjectives (Sıfatlı Edatlar) ...
Prepositions With Adjectives (Sıfatlı Edatlar) ...
İngilizce'de bazı edatlar, sıfatlardan sonra gelerek, yeni bir yapı oluşturur. Bu yapıya Prepositions With Adjectives (Sıfatlı Edatlar) denir. En çok kullanılan ya da bilinenlerinden bazılarını öğreneceğiz (veya yeniden hatırlayacağız) ...
be good at (bir şeyde, bir işte iyi olmak); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
I am good at painting. (Ben resim yapmakta iyiyim.) |
She is good at doing housework. (O, ev işi yapmakta iyidir.) |
We are good at fishing and hunting. (Biz, balık tutmakta ve avcılıkta iyiyiz.) |
You are not good at swimming and running. (Sen, yüzmede ve koşmada iyi değilsin.) |
I am not good at memorising dates. (Ben, tarihleri izberlemede iyi değilim.) |
Are you good at learning different languages? (Sen, değişik dilleri öğrenmede iyi misin?) |
be bad at (bir şeyde, bir işte kötü olmak); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
I am bad at swimming. (Ben, yüzmede başarısızım.) |
You are bad at cooking and making salad. (Sen, yemek pişirmede ve salata yapmada başarısızsın.) |
My mother is bad at surfing on the Net. (Annem, internette dolaşmakta başarısız.) |
I am bad at games. (Ben, oyunlarda başarısızım.) |
What are you bad at doing? (Sen, ne yapmakta başarısızsın?) |
Are you bad at making people laugh? (Sen, insanları güldürmekte başarısız mısın?) |
be afraid of (bir şeyden korkmak); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
She is afraid of animals, but she hates mice. (O, hayvanlardan korkar, fakat farelerden nefret eder.) |
You are afraid of touching dogs and cats. (Sen, köpeklere ve kedilere dokunmaktan korkarsın.) |
He is afraid of snakes. (O, yılanlardan korkar.) |
I am afraid of failing my exams. (Ben, sınavlardan (başarısız olmaktan) kalmaktan korkarım.) |
Are you afraid of your teachers? (Sen, öğretmenlerinden korkar mısın?) |
I am not afraid of flying a plane. (Ben, bir uçakla uçmaktan korkmam.) |
be crazy about (- e bayılmak; deli gibi sevmek); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
I am crazy about basketball. (Ben, basketbola bayılırım.) |
I am crazy about walking and cycling. (Ben, yürümeye ve bisiklete binmeye bayılırım.) |
Pam is crazy about rollerblading. (Pam, patenle kaymaya bayılır.) |
Is she crazy about sports? (O, sporları sever mi?) |
They aren't crazy about swimming. (Onlar, yüzmeyi sevmezler.) |
Are you crazy about eating junk food? (Sen, abur cubur yemeyi sever misin?) |
be fond of (sevmek; -e düşkün olmak); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
Your parents are fond of their children. (Senin ailen, çocuklarına düşkündür (çocuklarını severler.)) |
He is fond of meeting his friends every month. (O, her ay arkadaşlarıyla buluşmaya düşkündür.) |
I am fond of having time to read all my books. (Ben, bütün kitaplarımı okumak için zamanımın olmasını severim.) |
You are not fond of collecting stamps. (Sen, pul toplamaya düşkün değilsin.) |
Is your sister fond of surfing on the Net? (Kız kardeşin internette dolaşmayı sever mi?) |
What are you fond of doing? (Ne yapmayı seversin? (Ne yapmaya düşkünsün?) |
be keen on (hevesli olmak; meraklı olmak); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
You are keen on playing volleyball. (Sen, voleybol oynamaya meraklısın.) |
I am keen on riding one of my horses every day. (Ben, her gün atlarımdan birine binmeye meraklıyım.) |
She is keen on buying a new mobile phone every year. (O, her yıl yeni bir cep telefonu almaya meraklıdır.) |
Mice are keen on eating cheese. (Fareler, peynir yemeye meraklıdır.) |
Are your friends keen on playing football? (Senin arkadaşların futbol oynamaya meraklılar mı?) |
Sandra is not keen on travelling by plane. (Sandra, uçakla seyahat etmeye hevesli değil.) |
be interested in (ilgi duymak; ilgilenmek); bu kalıptan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. (Be fiili, the simple present tense'de am, is, are olarak kullanılır.)
I am interested in movies. (Ben, filmlerle ilgilenirim.) |
He is interested in singing and dancing. (O, şarkı söylemek ve dans etmekle ilgilenir.) |
Are you interested in documentaries about wild life? (Sen, vahşi yaşam belgesellerine ilgi duyar mısın?) |
I am not interested in painting. (Ben, resim yapmakla ilgilenmem.) |
We are interested in voice chat, because it is cheap. (Biz, sesli sohbetle ilgileniriz, çünki ucuzdur.) |
Are you interested in animals? (Sen, hayvanlarla ilgilenir misin?) |
(Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce'ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ...)
Yorumlarınız
bu site sayesinde hocam bana 100 verdi
ödevlerime çok yardımcı Allah razı olsun yapanların
ÇOK SAOLUN EYVALLAH
ödevime cok yardımcı oldu tesekkurler.. :)
Hocam tesekkurler
Bnm bir işim yaramadı ama yinede iyi anlatılmış
proje ödevime çok yardımcı oldu sayenizde
bayağı iyi
Çok güzel anlatmış her konuyu
çok güzel bir site işime çok yaradı
Allah razi olsun
helal kankalar güzelmiş
Çok teşekkürler sayenizde İngilizce ödevimi yapabildim. Allah razı olsun....
yorumun için teşekkürler Sena y.
çok iyi bigi verilmiş.
çok harika bir site çok iyi anlatıyor
Konu anlatımı
İngilizce konu anlatımı Türkçe anlamlarıyla birlikte, örnek cümleler ile anlatılmaktadır.