YENİ PROGRAMA UYGUN KONU ANLATIMLARI VE YEPYENİ TESTLER SORUMATİK.COM.TR'DE ...

Love & Hate (Sevmek & Nefret etmek) ...

Love & Hate (Sevmek & Nefret etmek) ...


Sevdiğimiz bir nesne veya eylemi anlatırken love (sevmek) fiilinden yararlanabiliriz. Ben, kimya dersini severim. Kız kardeşim voleybolu sever. Babam, her gün erken kalkmayı sever. Sen, her gün erken saatlerde evde olmayı seversin. Onlar, değişik yerlerde seminerler vermeyi severler... gibi cümlelerde love fiilini kullanabiliriz. Love'dan sonra bir isim veya sonuna - ing eki almış bir fiil gelebilir. Örnekleri inceleyiniz.


I love social activities. (Ben, sosyal aktiviteleri severim.)
I love basketball, but no football. (Ben, basketbol severim, ama futbol sevmem.)
You love doing your homework on time. (Sen, ödevlerini zamanında yapmayı seversin.)
She loves studying with her classmates. (O, sınıf arkadaşlarıyla ders çalışmayı sever.)
Hans loves feeling very special on his birthday.
(Hans, doğum gününde kendini çok özel hissetmeyi sever.)
They love going on a holiday in July. (Onlar, temmuzda tatile gitmeyi severler.)
You love working for people. (Sen, insanlar için çalışmayı seversin.)
Mr and Mrs İnce love celebrating their wedding anniversary in their house every year.
(Bay ve Bayan İnce, her yıl evlilik yıldönümlerini evlerinde kutlamayı severler.)
They love snowboarding and playing tennis. (Onlar, kar kayağı yapmayı ve tenis oynamayı severler.)
We love doing watercolour paintings. (Biz, suluboya ile resimler yapmayı severiz.)

Olumsuz yapıda don't veya doesn't, soru cümlesinde de do veya does kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.

I don't love being late every day. (Ben, her gün geç kalmayı sevmem.)
She doesn't love listening to music in her room. (O, odasında müzik dinlemeyi sevmez.)
We don't love starting at 7 o'clock with four cups of dark coffee.
(Biz, saat yedide dört fincan koyu kahve ile çalışmayı sevmiyoruz.)
He doesn't love watching TV at weekends. (O, hafta sonlarında televizyon seyretmeyi sevmez.)
They don't hove crowded cities. (Onlar, kalabalık şehirleri sevmezler.) 
I don't love writing my letters by hand. (Ben, mektuplarımı elle yazmayı sevmem.)
Do you love doing your homework and writing in your diary?
(Sen, ödevlerini yapmayı ve günlüğüne yazmayı sever misin?)
Does Lucy love practising four or five times a week?
(Lucy, haftada dört veya beş defa pratik yapmayı sever mi?)
Do they love giving a concert once a month? (Onlar, ayda bir kez konser vermeyi severler mi?)
Do you love playing a musical instrument? (Bir müzik aleti çalmayı sever misin?)

Nefret ettiğimiz bir nesne veya eylemi anlatırken hate (nefret etmek) fiilinden yararlanılır. Hate'den sonra sonuna - ing eki almış bir fiil gelir. Örnekleri inceleyiniz.

I hate tidying my room. (Ben, odamı toplamaktan nefret ederim.)
Albert hates writing e-mails. (Albert, elektronik posta yazmaktan nefret eder.)
Rose hates sharing a room with her sister. (Rose, bir odayı kız kardeşi ile paylaşmaktan nefret eder.)
He hates reading horror stories in bed. (O, yatakta korku hikâyeleri okumaktan nefret eder.)
You hate chatting on the Net. (Sen, internette sohbet etmekten nefret edersin.)
We hate going to bed early at weekends. (Biz, hafta sonlarında erken yatmaktan nefret ederiz.)
I hate being a famous person. (Ben, ünlü bir kişi olmaktan nefret ederim.)
We hate wasting our time watching TV.
(Biz, televizyon izleyerek zamanımızı israf etmekten nefret ederiz.)
You hate extreme sports. (Sen, tehlikeli sporlardan nefret edersin.)
Betty hates going shopping on weekdays. (Betty, haftaiçi günlerde alışverişe gitmekten nefret eder.)

Olumsuz yapıda don't veya doesn't, soru cümlesinde de do veya does kullanılır. Örnekleri inceleyiniz.

I don't hate doing my Maths homework. (Ben, matematik ödevimi yapmaktan nefret etmem.)
You don't hate working in a theatre group as an actress.
(Sen, bir tiyatro grubunda bir aktrist olarak çalışmaktan nefret etmezsin.)
I don't hate talking about my likes and dislikes.
(Ben, sevdiğim ve sevmediğim şeyler hakkında konuşmaktan nefret etmem.)
She doesn't hate living alone. (O, yalnız yaşamaktan nefret etmez.)
They don't hate doing harmful things for people.
(Onlar, insanlar için zararlı şeyler yapmaktan nefret etmezler.)
Do you hate finding a part-time job?  (Sen, yarı zamanlı bir iş bulmaktan nefret eder misin?)
Does he hate writing invitation cards for his birthday party?
(O, doğum günü partisi için davetiye yazmaktan nefret eder mi?)
Does your father hate going to work very early in the mornings?
(Baban, sabahları çok erken işe gitmekten nefret eder mi?)
Do you hate having breakfast at home? (Sen, evde kahvaltı yapmaktan nefret eder misin?)
Do you hate ignoring your lessons? (Sen, derslerine önem vermemekten nefret eder misin?)

(Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce'ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ...)

Bu İngilizce konu anlatımı 49,590 kez okundu.

Yorumlarınız

Sana n. 4 Mart 2017 18:49

Harika işime çok yarıyadi

Hatice s. 27 Ekim 2016 21:10

Çok güzel bilgiler var

Yorumlarınızı buradan paylaşabilirsiniz

Konu anlatımı

İngilizce konu anlatımı Türkçe anlamlarıyla birlikte, örnek cümleler ile anlatılmaktadır.