YENİ PROGRAMA UYGUN KONU ANLATIMLARI VE YEPYENİ TESTLER SORUMATİK.COM.TR'DE ...

And - But - Because ...

And - But - Because ...


Bu bölümde conjunctions (bağlaçlar)dan en çok kullanılan üç tanesini göreceğiz. - Bildiğiniz gibi bağlaçlar, en az iki kelimeyi veya cümleyi birbirine bağlar. - Bunlar;  and (ve), but (fakat, ama) ve because (çünki)dür. Açıklamaları ve örnekleri inceleyiniz.


And (ve); birbirine paralel - aynı yapıda ve fikirde olan - cümleleri ve kelimeleri birbirine bağlar.


She is tall and she has got green eyes. (O, uzun boylu ve yeşil gözleri var.)
Sally tidied her room, and she swept her room. (Sally, odasını topladı ve süpürdü.)
He has got long curly and black hair. (O, uzun, kıvırcık ve siyah saçlara sahip.)
Today is my birthday and my girlfriend is here. (Bugün, doğum günüm ve kız arkadaşım burada.)
I am good at cooking and I can cook meals very well.
(Ben, yemek pişirmekte başarılıyım ve çok iyi (lezzetli) yemekler pişirebilirim.)
Don't use your computer for long hours and don't waste your time!
(Uzun saatler boyunca bilgisayarını kullanma ve zamanını boşa harcama!)
Hans goes to the parties and hangs out with his friends. (Hans, partilere gider ve arkadaşlarıyla takılır.)
They don't have school today and they are shopping at the moment.
(Onların bugün okulu yok ve şimdi alış veriş yapıyorlar.)
I am at the party now and I am having great fun. (Ben, şimdi partideyim ve çok eğleniyorum.)
The red armchair is next to the bookcase and the yellow armchair is in front of the window.
(Kırmızı koltuk kitaplığın yanında ve sarı koltuk pencerenin önünde.)
They can take a boat tour and they can see the Bosphorus.
(Onlar, bir tekne turuna katılabilir ve Boğaziçi'ni görebilirler.)
She is going to travel by plane, and she is going to buy her ticket.
(O, uçakla seyahat edecek ve biletini satın alacak.)

But (fakat, ama); birbirine ters (zıt) fikirleri ve cümleleri bağlar.

Sally can't sing very well, but she wants to be a singer.
(Sally, çok iyi şarkı söyleyemez, ama o, şarkıcı olmak istiyor.)
There is a tennis match on TV, but I don't like watching tennis.
(Televizyonda bir tenis maçı var, fakat ben tenis seyretmeyi sevmem.)
Rose doesn't wash the dishes, but she always goes out.
(Rose, bulaşık yıkamaz, fakat daima dışarı çıkar.)
You don't watch the news on TV, but you read the newspapers.
(Sen, televizyonda haberleri izlemezsin, fakat gazeteleri okursun.)
I like toasts, but I don't like sandwiches. (Ben, tost sevirim, fakat sandviç sevmem.)
You have got a lot of books, but you haven't got any magazines.
(Sen pekçok kitaba sahipsin, fakat hiç dergin yok.)
The weather is cloudy and cool today, but it is going to to be hot and sunny tomorrow.
(Bugün, hava bulutlu ve ılık, fakat yarın sıcak ve güneşli olacak.)
She can dance very well, but she can't play the guitar. 
(O, çok iyi dans edebilir, fakat gitar çalamaz.)
You can take a taxi, but it is often slow because of the traffic.
(Sen, bir taksiye binebilirsin, fakat o da trafik yüzünden sık sık yavaşlar.)
They want to park their car, but they don't understand the sign on the road.
(Onlar, arabalarını park etmek istiyorlar, fakat yoldaki işareti anlamıyorlar.)
She wants to go on a holiday, but she doesn't want to spend any money.
(O, tatile gitmek istiyor, fakat hiç para harcamak istemiyor.)
He always gets up late in the mornings, but he doesn't have breakfast.
(O, sabahları daima geç kalkar, fakat kahvaltı yapmaz.)

Because (çünki); sebep, sonuç bildiren cümlelerden önce kullanılır.

They haven't got a car, because they don't like driving.
(Onların bir otomobili yok, çünki araba kullanmayı sevmezler.)
Suna can have a rest, because she looks very tired. (Suna dinlenebilir, çünki çok yorgun görünüyor.)
She wasn't at school yesterday, because she was very sick. 
(O, dün okulda değildi, çünki çok hastaydı.)
The students were very late yesterday, because they missed the school bus.
(Öğrenciler dün çok geç kaldılar, çünki onlar okul servis otobüsünü kaçırdılar.)
Your sister was very happy, because there were a lot of children in her birthday party.
(Kız kardeşin çok mutluydu, çünki onun doğum günü partisinde pekçok çocuk vardı.)
I had an accident an hour ago, because I didn't see that motorbike.
(Ben, bir saat önce bir kıza yaptım, çünki o motorsikleti görmedim.)
Steve spent 100.000 $ for that car last week, because he had got a lot of money at the bank.
(Steve, geçen hafta şu otomobil için yüzbin dolar harcadı, çünki bankada pekçok parası var.)
Suna went to the hospital, because she had a stomach ache.
(Suna, hastaneye gitti, çünkü midesi ağrıyordu.)
I like documentaries, because they are interesting. (Ben, belgeselleri severim, çünki onlar ilgi çekicidir.)
I dislike listening to hard rock music, because it is so loud.
(Ben, hard rock müzik dinlemeyi sevmem, çünki çok gürültülü.)
I don't like studying Science and Maths, because I am not good at them.
(Ben, Fen ve Matematik derslerine çalışmayı sevmem, çünki onlardan başarılı değilim.)
I always spend my summer holiday in Antalya, because Antalya is the nicest city in Turkey.
(Ben, yaz tatilimi daima Antalya'da geçiririm, çünki Antalya Türkiye'nin en güzel şehridir.)

(Bu metnin her türlü yayın hakkı A. Hikmet İnce'ye aittir. Hiçbir şekilde alıntı yapılamaz ve başka bir yayında kullanılamaz. Aksi davranışta bulunanlar hakkında, hukuk büromuz her türlü yasal işlemi uygulayacaktır. Üçüncü kişilere duyurulur ...)

Bu İngilizce konu anlatımı 20,963 kez okundu.

Yorumlarınız

Henüz bir yorum yazılmamış.

Yorumlarınızı buradan paylaşabilirsiniz

Konu anlatımı

İngilizce konu anlatımı Türkçe anlamlarıyla birlikte, örnek cümleler ile anlatılmaktadır.